Aile toplumun temelidir.
Henüz ilkokulda bize öğretilen cümle bu..
Temelsiz ya da temeli sağlam olmayan inşaatlar nasıl bir gün çökme riskini taşıyorlarsa, temeli sağlam olmayan toplumlar da çökme, yıkılma, yok olma riskiyle karşı karşıyalar.. Aile olmak, sadece toplumun geleceği için önemli değil elbette.. Bireysel varoluşun, gelişimin ve ilerlemenin temelinde de aile var.
Kişinin genetik yapısından tutun da hayatına yön veren,alışkanlıklarını ve her türlü temel davranışlarını belirleyen en önemli faktör aile..
İster doğum ile ister düğün ile ülkemizde aileye katılacak olan yeni bireyin kabul görmüşlüğü o bireyin yeni dahil olduğu topluluk içinde istenmişliğinin oranı ile doğru orantılıdır. Bir toplumun örf, adet, gelenek demiş olduğumuz sessiz ama baskın yazısız kuralları bu durumu oldukça biçimlendirmektedir. Ülkemiz için konuşacak olursak, onaylanmamış bir evlilik gerçekleşmişse gelin yada damat hangisi onaylanmammışsa o birey aile dışında tutulmaya meyillidir. Bu duruş biçimi de davranışlarla yeni oluşan çekirdek aileye de hissettirilir. Aynı şekilde bu tarz kurulmuş aileden dünyaya gelecek olan yeni nesillere de mesafeli davranmak bu kurulan aile yapısının geniş aile içinde kabul görmediğinin gösterilme biçimi olarak hala daha ülkemizde maalesef süregitmektedir. Bu tarz yaşamlarda da zaman içinde bireylerin ruh sağlıklarının bozulduğunu görmekteyiz.
Yaşanan travmanın kendisi topluluk içinde bulaşıcıdır. Sözlü ve de sözsüz iletişim içinde bulunan bireyler travmayı birbirlerine bir şekilde aktarırlar. Dolayısı ile toplulukta kabul görmeyen bir birey için bu durum bir travmadır ve bu travmayı da zamanla çevresindeki bireylere sağlıksız bir şekilde aktarmaya başlar. Bu süreç içersinde zaten bozuk kurulmuş olan ilişkiler de daha da bozularak ve birbirine eklenerek çoğalırlar. Çözümlenmeyen bu süreç içersinde, insan doğası gereği, bireylerde hastalıklı davranış biçimleri gözlemlenir. Örneğin, kabul görmemişliği somatize edebilir, bu kabul görmemişliği ki sık sık bedenin herhangi bir yerinde nüks eden ağrılardan şikayet eder şeklinde dile getirebilir. Ya da kişilik yapısında değişiklikler oluşabilir, uyku bozukluğu, yeme bozukluğu gibi rahatsızlıklar da ortaya çıkabilmektedir.
Psikolojik yapı içinde bireyin bilinçüstü “ben hastayım” derken, bilinç altı da “kabul görmediğim yerde yaşayamam, varlığımı sürdüremem” demekte, ve de bunu artık bedensel rahatsızlıkları ile dile getirerek çevresinden yardım istemektedir. Psikolojik rahatsızlıkların temeli olan bireyin kabul görmediği yaşam alanında varlığını sürdürmeye çalışması durumunu sadece ailelerde görmeyiz. Örneğin, üniversiteye yeni başlamış bir gencin, yurtta oda arkadaşları tarafından dışlanması, istenmediğini hissetmesi ve yaşaması, askerde koğuş arkadaşlarınca dışlanan bir birey, iş yerinde çalışma arkadaşlarınca grubun dışında tutulan, mobing uygulanan kişiler de bu duruma birer örnek ve yaşadıkları çatışmanın şiddeti doğrultusunda da psikolojik olarak yıpranmakta ve psikolojik rahatsızlıklara maruz kalmaktadırlar.
Yukarıda yazdıklarımdan yola çıkarak diyebiliriz ki; sağlıklı topluluklar, kendi içlerinde birbirlerini oldukları gibi kabul eden ve de yaşam alanı sunan bireylerden oluşmaktadır. Ve bu topluluklar uzun süre var olabilmekte, ekonomik ve de toplumsal yapı olarak güçlü medeniyetler oluşturabilmektedirler.
Ailemize yeni katılacak birey yada bireyleri oldukları gibi kabul etmeyi öğrenmeliyiz. Onların yaşam içinde getirdiklerinin tadına bakmalıyız ki, belki yeni keşiflere yolculuk yapabiliriz. Bu yeni bir yemek çeşidi olabileceği gibi bambaşka bir davranış modeli de olabilir.
Psk. Ülkü ALACA AYTİŞ
YASAL UYARI : www.gelisimuzmani.com'un içeriği ziyaretçilerini bilgilendirmeye yönelik hazırlanmış olup sağlıkla ilgili konularda tıbbi teşhis, tedavi veya reçete bilgisi özelliği taşımaz. www.gelisimuzmani.com sağlıkla ilgili tüm konularda en doğru bilginin doktorundan öğrenilebileceğini savunur. Sitemizdeki bilgiler bu amaçla kullanılmamalıdır.